12-Yusuf Suresi 17. Ayeti

قَالُوا يَٓا اَبَانَٓا اِنَّا ذَهَبْنَا نَسْتَبِقُ وَتَرَكْنَا يُوسُفَ عِنْدَ مَتَاعِنَا فَاَكَلَهُ الذِّئْبُۚ وَمَٓا اَنْتَ بِمُؤْمِنٍ لَنَا وَلَوْ كُنَّا صَادِق۪ينَ
Kâlû yâ a-bânâ innâ zehebnâ nestebiku ve teraknâ Yûsufe ‘inde metâ’i’nâ fe e-kelehuz zi/bu vemâ ente bi mu/minin lenâ velev kunnâ sâdikîne.
{ Dediler ki; ‘Ey Babamız!, Biz gittik, aramızda yarışıyorduk, Yusuf’u da eşyalarımızın yanında bırakmıştık. Derken, onu kurt yedi. Biz doğru söylesek de Sen Bize inanacak değilsin.’ }

Devam

12-Yusuf Suresi 15. Ayeti

فَلَمَّا ذَهَبُوا بِه۪ وَاَجْمَعُٓوا اَنْ يَجْعَلُوهُ ف۪ي غَيَابَتِ الْجُبِّۚ وَاَوْحَيْنَٓا اِلَيْهِ لَتُنَبِّئَنَّهُمْ بِاَمْرِهِمْ هٰذَا وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
Fe lemma zehebu bihi ve ecma’u’ ey yec’a’luhü fı ğayabetil cübbi ve evhayna ileyhi le tünebbiennehüm bi emrihim haza ve hüm la yeş’u’rune.
{ Ne zaman ki; O’nu götürüp, kör kuyunun dibine atmakta hemfikir oldular. Biz de O’na ‘Bu yaptıklarını elbette onlara anlatacaksın ve onlar farkında bile olmayacaklar’ diye vahyettik. }

Devam

12-Yusuf Suresi 14. Ayeti

قَالُوا لَئِنْ اَكَلَهُ الذِّئْبُ وَنَحْنُ عُصْبَةٌ اِنَّٓا اِذًا لَخَاسِرُونَ
Kalu le in a-kelehüz zi/bü ve nahnü ‘usbetün inna izel le hasirune.
{ Dediler ki; ‘Sağlam bir grup olduğumuz halde, eğer O’nu kurt yerse, şüphesiz o zaman hüsran uğrayanlardanız demektir.’ }

Devam

12-Yusuf Suresi 13. Ayeti

قَالَ اِنّ۪ي لَيَحْزُنُن۪ٓي اَنْ تَذْهَبُوا بِه۪ وَاَخَافُ اَنْ يَأْكُلَهُ الذِّئْبُ وَاَنْتُمْ عَنْهُ غَافِلُونَ
Kâle innî le yahzununî en tezhebû bihi ve a-hâfu en ye/kulehuz zi/bu ve entum ‘anhu ğâfilûne.
{ Dedi ki; ‘Şüphesiz O’nun ile gitmeniz elbette Beni üzer ve Siz O’ndan gafilken, O’nu kurdun yemesinden de korkuyorum. }

Devam

12-Yusuf Suresi 12. Ayeti

اَرْسِلْهُ مَعَنَا غَدًا يَرْتَعْ وَيَلْعَبْ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ
Ersilhu me’a’nâ ğaden yerta’ ve yel’ab ve innâ lehu lehâfizûne.
{…Yarın O’nu Bizimle beraber gönder, gezsin oynasın, şüphesiz Biz O’nun elbetteki koruyuculuğunu yapacak haldeyiz.’ }

Devam

12-Yusuf Suresi 11. Ayeti

قَالُوا يَٓا اَبَانَا مَا لَكَ لَا تَأْمَنَّۭۖا عَلٰى يُوسُفَ وَاِنَّا لَهُ لَنَاصِحُونَ
Kâlû yâ e-bânâ mâ leke lâ te/mennâ ‘a’lâ Yûsufe ve innâ lehu lenâsihûne.
{ Dediler ki; ‘Ey Babamız! Sen, Yusuf hakkında neden Bize güvenmiyorsun? Halbuki, şüphesiz Biz, O’nun yararını isteyenleriz…}

Devam

12-Yusuf Suresi 10. Ayeti

قَالَ قَٓائِلٌ مِنْهُمْ لَا تَقْتُلُوا يُوسُفَ وَاَلْقُوهُ ف۪ي غَيَابَتِ الْجُبِّ يَلْتَقِطْهُ بَعْضُ السَّيَّارَةِ اِنْ كُنْتُمْ فَاعِل۪ينَ
Kâle kâ-i-lun minhum lâ tektulû Yûsufe ve elkûhu fî ğayâbetil cubbi yeltekithu ba’dus seyyârati in kuntum fâ’i’lîne.
{ Onlardan bir sözcü dedi ki; ‘ Yusuf’u öldürmeyin ve eğer yapacaksanız O’nu kör kuyuların dibine atın, kervanlardan biri O’nu alıverir.’ }

Devam

12-Yusuf Suresi 9. Ayeti

اُقْتُلُوا يُوسُفَ اَوِ اطْرَحُوهُ اَرْضًا يَخْلُ لَكُمْ وَجْهُ اَب۪يكُمْ وَتَكُونُوا مِنْ بَعْدِه۪ قَوْمًا صَالِح۪ينَ
Uktulû Yûsufe e-vitrahûhu ardan yahlu lekum vechu e-bîkum ve tekûnû min ba’dihi kavmen sâlihîne.
{…Yusuf’u öldürün ya da O’nu bir yere atın ki; Babanızın teveccühü Size kalsın, ondan sonra salih bir topluluk olursunuz.’ }

Devam

12-Yusuf Suresi 8. Ayeti

اِذْ قَالُوا لَيُوسُفُ وَاَخُوهُ اَحَبُّ اِلٰٓى اَب۪ينَا مِنَّا وَنَحْنُ عُصْبَةٌۜ اِنَّ اَبَانَا لَف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍۚ
İz kâlû le Yûsufu ve a-hûhu a-habbu ilâ e-bînâ minnâ ve nahnu ‘usbetun inne e-bânâ lefî dalâlin mubînin.
{ Hani Kardeşleri demişti ki; ‘Yusuf ve Kardeşi, Babamıza Bizden elbette daha sevgili. Halbuki, Biz sağlam bir grubuz. Şüphesiz Babamız apaçık bir yanlışlık içinde…}

Devam

12-Yusuf Suresi 7. Ayeti

لَقَدْ كَانَ ف۪ي يُوسُفَ وَاِخْوَتِه۪ٓ اٰيَاتٌ لِلسَّٓائِل۪ينَ
Le kad kâne fî Yûsufe ve ihvetihi â-yâtun lis sâ-i-lîne.
{ Elbette, Yusuf ve O’nun Kardeşlerinde soranlar için kesinlikle ayetler vardır. }

Devam

12-Yusuf Suresi 6. Ayeti

وَكَذٰلِكَ يَجْتَب۪يكَ رَبُّكَ وَيُعَلِّمُكَ مِنْ تَأْو۪يلِ الْاَحَاد۪يثِ وَيُتِمُّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَعَلٰٓى اٰلِ يَعْقُوبَ كَمَٓا اَتَمَّهَا عَلٰٓى اَبَوَيْكَ مِنْ قَبْلُ اِبْرٰه۪يمَ وَاِسْحٰقَۜ اِنَّ رَبَّكَ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌ۟
Ve kezâlike yectebîke Rabbuke ve yu’allimuke min te/vîlil e-hâdîsi ve yutimmu ni’metehu ‘a’leyke ve ’a’lâ â-li Ya’kûbe kemâ a-temmehâ ‘a’lâ e-beveyke min kablu İbrâhîme ve İshâka inne Rabbeke ‘a’lîmun hakîmun.
{…Ve işte böylece, Rabbin Seni seçecek, Sana anlatımların asıl manasını öğretecek, Senin önceki ataların İbrahim ve İshak üzerine onu tamamladığı gibi kendi nimetini Senin ve Yakup Ailesinin üzerine de tamamlayacak. Şüphesiz, Rabbin ‘A’LiMun HaKiM’dir.’ }

Devam