وَلَمَّا فَتَحُوا مَتَاعَهُمْ وَجَدُوا بِضَاعَتَهُمْ رُدَّتْ اِلَيْهِمْۜ قَالُوا يَٓا اَبَانَا مَا نَبْغ۪يۜ هٰذِه۪ بِضَاعَتُنَا رُدَّتْ اِلَيْنَاۚ وَنَم۪يرُ اَهْلَنَا وَنَحْفَظُ اَخَانَا وَنَزْدَادُ كَيْلَ بَع۪يرٍۜ ذٰلِكَ كَيْلٌ يَس۪يرٌ
[ Velemmâ fetehû metâ’a’hum vecedû bidâ’a’tehum ruddet ileyhim kâlû yâ e-bânâ mâ nebğî hâzihi bidâ’a’tunâ ruddet ileynâ ve nemîru ehlenâ ve nahfezu a-hânâ ve nezdâdu keyle ba’î’rin zâlike keylun yesîrun. ]
{ Eşyalarını açtıklarında kendi sermayelerini geri çevrilmiş buldular. Dediler ki; ‘Ey Babamız! Daha neyi arıyoruz? İşte bu, sermayemiz, geri çevrilmiş bize. Ailemize yiyecek getiririz, kardeşimizi koruruz, bir deve yükü tahıl ölçüsünü de fazla alırız. İşte o, çok kolay bir tahıl ölçüsüdür.’ }
Devam