12-Yusuf Suresi 75. Ayeti

قَالُوا جَزَٓاؤُ۬هُ مَنْ وُجِدَ ف۪ي رَحْلِه۪ فَهُوَ جَزَٓاؤُ۬هُۜ كَذٰلِكَ نَجْزِي الظَّالِم۪ينَ
[ Kâlû cezâ-u-hu men vucide fî rahlihi fehuve cezâ-u-hu kezâlike neczîz zâlimîne. ]
{ Kardeşler dediler ki; ‘Onun cezası! kimin heybesinde bulunursa onun cezası artık kendisidir. Zalimlere işte böyle cezasını veriyoruz.’ }

Devam

12-Yusuf Suresi 73. Ayeti

قَالُوا تَاللّٰهِ لَقَدْ عَلِمْتُمْ مَا جِئْنَا لِنُفْسِدَ فِي الْاَرْضِ وَمَا كُنَّا سَارِق۪ينَ
[ Kâlû tAllâhi lekad ‘a’limtum mâ ci/nâ linufside fîl ardi vemâ kunnâ sârikîne. ]
{ Kardeşler dediler ki; ‘Hayretle Allah’a yemin olsun! elbette bilirsiniz ki; kesinlikle yeryüzünde fesat çıkarmaya gelmedik ve hırsızlık yapanlar da olmadık.’ }

Devam

12-Yusuf Suresi 72. Ayeti

قَالُوا نَفْقِدُ صُوَاعَ الْمَلِكِ وَلِمَنْ جَٓاءَ بِه۪ حِمْلُ بَع۪يرٍ وَاَنَا۬ بِه۪ زَع۪يمٌ
[ Kâlû nefkidu suvâ’al meliki ve limen câ-e bihi himlu ba’î’rin ve e-nâ bihi za’î’mun. ]
{ Dediler ki; ‘Kralın kâsesini kaybettik! Onu getiren kimseye bir deve yükü var. Ben de ona kefilim.’ }

Devam

12-Yusuf Suresi 70. Ayeti

فَلَمَّا جَهَّزَهُمْ بِجَهَازِهِمْ جَعَلَ السِّقَايَةَ ف۪ي رَحْلِ اَخ۪يهِ ثُمَّ اَذَّنَ مُؤَذِّنٌ اَيَّتُهَا الْع۪يرُ اِنَّكُمْ لَسَارِقُونَ
[ Felemmâ cehhezehum bi cehâzihim ce’a’les sikâyete fî rahli a-hîhi sümme ezzene mü-ezzinun eyyetuhel’î’ru innekum lesârikûne. ]
{ Derken ne zaman ki; onları teçhizatları ile donattı, kendi kardeşinin heybesinin içine su tasını koydu. Sonra bir tellal bağırdı; ‘Ey kervan, şüphesiz sizler hırsızsınız’. }

Devam

12-Yusuf Suresi 69. Ayeti

وَلَمَّا دَخَلُوا عَلٰى يُوسُفَ اٰوٰٓى اِلَيْهِ اَخَاهُ قَالَ اِنّ۪ٓي اَنَا۬ اَخُوكَ فَلَا تَبْتَئِسْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
[ Ve lemmâ dehalû ‘a’lâ Yûsufe â-vâ ileyhi a-hâhu kâle innî e-nâ a-hûke felâ tebte-is bimâ kânû ya’melûne. ]
{ Yusuf’un huzuruna girdiklerinde kendi kardeşini yanına aldı ve dedi ki; ‘Şüphesiz Ben senin kardeşinim, öyleyse onların yaptıklarından ötürü tasalanma.’ }

Devam

12-Yusuf Suresi 68. Ayeti

وَلَمَّا دَخَلُوا مِنْ حَيْثُ اَمَرَهُمْ اَبُوهُمْۜ مَا كَانَ يُغْن۪ي عَنْهُمْ مِنَ اللّٰهِ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا حَاجَةً ف۪ي نَفْسِ يَعْقُوبَ قَضٰيهَاۜ وَاِنَّهُ لَذُو عِلْمٍ لِمَا عَلَّمْنَاهُ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ۟
[ Ve lemmâ dahalû min haysü e-merahum e-bûhum mâ kâne yuğnî ‘anhum minAllâhi min şey-in illâ hâceten fî nefsi Ya’kûbe kadâhâ ve innehu lezü ‘ilmin limâ ‘allemnâhu velâkinne ekseran nâsi lâ ya’lemûne. ]
{ Babalarının kendilerine emrettiği yerden girdiklerinde ki; ancak Yakup’un nefsinden bir ihtiyaç olarak uygulaması dışında bu onlara Allah’tan bir şey sağlayacak değil idi. Şüphesiz O, kendisine öğrettiğimiz için elbette ilim sahibidir. Velakin insanların çoğu bilmiyorlar. }

Devam

12-Yusuf Suresi 67. Ayeti

وَقَالَ يَا بَنِيَّ لَا تَدْخُلُوا مِنْ بَابٍ وَاحِدٍ وَادْخُلُوا مِنْ اَبْوَابٍ مُتَفَرِّقَةٍۜ وَمَٓا اُغْن۪ي عَنْكُمْ مِنَ اللّٰهِ مِنْ شَيْءٍۜ اِنِ الْحُكْمُ اِلَّا لِلّٰهِۜ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُۚ وَعَلَيْهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ
[ Ve kâle yâ beniyye lâ tedhulû min bâbin vâhidin vedhulû min ebvâbin muteferrikatin ve mâ uğnî ‘ankum minAllâhi min şey-in i-nil hukmu illâ lillâhi ‘a’leyhi tevekkeltu ve ‘a’leyhi felyetevekkelil mutevekkilûne. ]
{ Dedi ki; ‘Ey oğullarım! Tek kapıdan girmeyin, farklı kapılardan girin. Ben size Allah’tan bir şey sağlayamam. Hüküm ancak Allah’ındır. O’na tevekkül ettim ve tevekkül edenler de O’na tevekkül etsinler.’ }

Devam

12-Yusuf Suresi 66. Ayeti

قَالَ لَنْ اُرْسِلَهُ مَعَكُمْ حَتّٰى تُؤْتُونِ مَوْثِقًا مِنَ اللّٰهِ لَتَأْتُنَّن۪ي بِه۪ٓ اِلَّٓا اَنْ يُحَاطَ بِكُمْۚ فَلَمَّٓا اٰتَوْهُ مَوْثِقَهُمْ قَالَ اللّٰهُ عَلٰى مَا نَقُولُ وَك۪يلٌ
[ Kâle len ursilehu me’a’kum hattâ tu/tûni mevsikan minAllâhi lete/tunnenî bihi illâ en yuhâta bikum felemmâ â-tevhu mevsikahum kâlAllâhu ‘a’lâ mâ nekûlu vekîlun. ]
{ Yakup Dedi ki; ‘ Sizin çepeçevre kuşatılmanız dışında onu Bana mutlaka getireceğinize Allah adına sağlam bir söz verinceye kadar onu sizinle beraber asla göndermeyeceğim.’ Ne zaman ki; O’na sağlam bir söz verdiler; ‘Allah söylediklerimize Vekil’dir.’ dedi. }

Devam

12-Yusuf Suresi 65. Ayeti

وَلَمَّا فَتَحُوا مَتَاعَهُمْ وَجَدُوا بِضَاعَتَهُمْ رُدَّتْ اِلَيْهِمْۜ قَالُوا يَٓا اَبَانَا مَا نَبْغ۪يۜ هٰذِه۪ بِضَاعَتُنَا رُدَّتْ اِلَيْنَاۚ وَنَم۪يرُ اَهْلَنَا وَنَحْفَظُ اَخَانَا وَنَزْدَادُ كَيْلَ بَع۪يرٍۜ ذٰلِكَ كَيْلٌ يَس۪يرٌ
[ Velemmâ fetehû metâ’a’hum vecedû bidâ’a’tehum ruddet ileyhim kâlû yâ e-bânâ mâ nebğî hâzihi bidâ’a’tunâ ruddet ileynâ ve nemîru ehlenâ ve nahfezu a-hânâ ve nezdâdu keyle ba’î’rin zâlike keylun yesîrun. ]
{ Eşyalarını açtıklarında kendi sermayelerini geri çevrilmiş buldular. Dediler ki; ‘Ey Babamız! Daha neyi arıyoruz? İşte bu, sermayemiz, geri çevrilmiş bize. Ailemize yiyecek getiririz, kardeşimizi koruruz, bir deve yükü tahıl ölçüsünü de fazla alırız. İşte o, çok kolay bir tahıl ölçüsüdür.’ }

Devam

12-Yusuf Suresi 64. Ayeti

قَالَ هَلْ اٰمَنُكُمْ عَلَيْهِ اِلَّا كَمَٓا اَمِنْتُكُمْ عَلٰٓى اَخ۪يهِ مِنْ قَبْلُۜ فَاللّٰهُ خَيْرٌ حَافِظًاۖ وَهُوَ اَرْحَمُ الرَّاحِم۪ينَ
[ Kâle hel â-menukum ‘a’leyhi illâ kemâ e-mintukum ‘a’lâ a-hîhi min kablu fAllâhu hayrun hâfizan ve hüve erhamur râhimîne. ]
{ Dedi ki; ‘Önceden onun kardeşi hakkında güvendiğim gibi onun hakkında da mı size güveneceğim? Allah en iyi koruyan ve O merhametlilerin en merhametlisidir.’ }

Devam